Göymen Food Yönetim Kurulu Üyesi Mert Göymen, “Doğa markası olarak iç piyasaya ayakları yere sağlam basan bir giriş yaparken, Afrika ülkeleri başta olmak üzere 100’den fazla ülkeye ihracatımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Üretimimizi un ve makarna ile sınırlı tutmak yerine daha geniş bir coğrafyada küresel bir marka haline gelmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
SO Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu ve TİM Türkiye’nin en çok ihracat yapan firma listelerinde düzenli yer alan Göymen Food’un 4. kuşak temsilcisi Mert Göymen, 24 yaşın verdiği enerji ile arşa çıkmaktan ve sınırları zorlamaktan çekinmiyor. Henüz çocuk yaştayken gün doğumunda babası ile yollara düşüp buğday satın alarak ticaretin tozunu da o yıllarda yutuyor. 1956 yılında un, 1980’li yıllarda ise makarna üretimi ile pazar payını her geçen gün artıran Göymen Food şimdilerde Gaziantep ve Mersin’de bulunan tesislerinde yaklaşık 450 kişiye istihdam sağlıyor. Günlük bin 100 ton makarna, bin 300 ton un, bin 200 ton irmik üretim kapasitesine sahip Göymen Food’un Yönetim Kurulu Üyesi Mert Göymen ile kariyer yolculuğunu, sürdürülebilirlik politikasını ve geleceğe dair planlarını konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?
24 yaşındayım. İşletme mezunuyum. Gaziantepli bir aileyiz. Çocuk yaştan itibaren abimle beraber babamın sayesinde iş yerimizde çalışmaya başladık. Ham maddemiz olan buğday nasıl alınır; pazarlık stratejilerinin neler olduğunu çok erken kavradık. Haliyle sektörümüzdeki ticareti çekirdekten yetişerek öğrendik.
Göymen Food’un hikayesi nerede başlıyor?
Temelimiz 1950’li yıllara dayanıyor. 1956 yılında Göymen Un Fabrikası olarak bu sektöre girdik. Güneydoğu Anadolu’nun en büyük un fabrikası olarak başlayıp sektörün en büyük un fabrikalarından biri haline geldik. Daha sonra Göymen Food olarak 1980’li yıllarda makarna sektörüne dahil olduk. Bu tarihten sonra undan ziyade makarna üretimine ağırlık verildi. O tarihlerde yerli sanayici dışardan makine ithaline sıcak bakmazken bizim aile o dönem bölgede devrim sayılabilecek bir adım atarak üretim için makineler ithal etmeye başlıyor. Normal şartlarda günde 2-3 ton makarna üretimi yapılabiliyorken, getirilen bu makineler sayesinde üretim kapasitesi günlük 30 tona çıkmaya başladı ve bugün ise bin tonu aşan üretim kapasitesine sahip bir fabrika haline geldik.
Gaziantep menşeili bir firmasınız. Mersin’e yatırım yapma sebebiniz neydi?
Mersin hem bakliyat pazarı açısından hem de limanı dolayısıyla çok önemli bir lojistik merkez.
Mersin Limanı ülkemizin güneyinde yer alan en büyük konteyner limanlarından biri. Bölgemizin geniş endüstriyel hinterlandına hizmet veren bu liman Türkiye’nin dış ticaretine de büyük katkı sağlıyor. Dolayısıyla dünyanın tüm ana limanlarıyla bağlantısı olan liman kenti olan Mersin’i tercih ettik.
Haberin devamı için tıklayın.